29 Ocak 2017 Pazar

Yeniden!

Arkadaşlar...

Bir insanın ne kadar arkadaşı olabilir ki? Benim yüzlerce var diyebilirim, hem de Türkiye'nin her bir köşesinden. Bunun detayını ilerleyen yazılarımdan birinde paylaşacağım. Lakin bahsetmek istediğim şey başka... 

Bazı arkadaşlarım var ki, kendimi yanlarında huzurlu ve mutlu hissettiğim, bir şey olduğunda hemen onlarla paylaşmak istediğim... Birlikteyken deli dolu eğlendiğim, güzel anılar biriktirdiğim... Onları düşününce diyorum ki, ne güzel dostlar biriktirmişim. İyi ki varlar! Umarım, 30 yaşımda da 50 yaşımda da ve hatta yaşlı çekilmez bir kadın olduğumda da yanımda olurlar. 

Blog yazmaya başladığımı ilk olarak hemen onlara haber verdim. Çok heyecanlıyım haliyle, istiyorum ki güzel şeyler yazayım, insanlar okusun, bana sorular sorsunlar ve cevap vereyim. Bir faydam olsun, belki birilerine umut olacak bir kaç bir şey düşer kalemimden, belki komik bir anımla o anda mutsuz bir insanın yüzünü güldürürüm, belki hiç bilmedikleri bir şey anlatırım bir yazımda ve o an onu öğrenmiş olurlar... Tüm bunlar kulağa harika gelmiyor mu sizce de? 

Benim için muhteşem bir his yaratıyor tüm bu düşünceler. Bir de desteğini aldığım o canım arkadaşlar yok mu? İyi ki var onlar! İşte bir tavsiye daha; hayatta en güzel şey gönlü güzel arkadaşlar biriktirmek daima, bir telefon kadar uzağımızda. 

Sonra bir arkadaşım bana güzel bir anımı hatırlattı. 

Küçük bir çocuktum, daha 10 yaşımda..


Yazmayı çok seviyordum. Türkçe hep en iyi dersimdi. Can yayınlarının çocuk kulübü vardı o zamanlar, üyesiydim ben de. Ali Poyrazoğlu ile orada tanışmıştık.

Başlamış olduğum kitabımı göstermiştim ona heyecanla. O da o zamanlar yeni çıkarmış olduğu kitabını bu imza ile hediye etmişti bana. Çok beğendiğini söylemişti. Erdal Öz de oradaydı o gün. .. Sen yaz bitir biz yayımlarız demişti. Çok mutluydum....

Neden sebep ne oldu da yazmaya küstüm, inanın hatırlamıyorum... Bir süre sonra kendimce yazılar yazmaya başlamıştım tekrar. Ama sonra yazıp yazıp yaktım hep. Alışkanlık oldu herhalde ki hala ara sıra elime kağıt kalem alsam, bir müddet sonra yakar oldum...

Ama artık yakmak yok.
Yeniden başlıyorum! 😊 💪

#mutlunogay

facebook.com/mutluunogay
twitter.com/mutluunogay






28 Ocak 2017 Cumartesi

Merhaba

Merhaba,

Ben Mutlu.. 28 Aralık 1993'te İstanbul'da minnacık bir bebek olarak dünya gelmişim ben de herkes gibi. Şimdi eşek kadar olduk tabir-i caizse eğer. Nasıl da bu kadar minik bebeklerken böyle devlere dönüşüyoruz, şaşılası şey geliyor doğrusu...

Doğduğum günden bu yana ailemle beraber yaşıyorum. Muhasebeci bir anne ile teknisyen bir babanın çocuklarıyım. Bu ikili bir gün ortak arkadaş vasıtasıyla tanışıp aşık olmuşlar işte birbirlerine, görmüşler, beğenmişler. Büyükler de vermiş gitmiş annemi, evlenmişler. Ben de hep mutlu olsun çocuğumuz diye adına Mutlu koydukları bir aşk meyvesi olmuşum. Bir başka yazımda onların hikayesinden de bahsederim belki...

İstanbul Üniversitesinde son sınıf öğrencisiyim. Haziran ayında mezun olacağım inşallah, bakalım kalmadan etmeden getirdik bugünlere kadar kendimizi, hayat son dk uzatmalara sokmazsa beni, mezunum a dostlar.

Gönüllü insanlar olduğu müddetçe daha iyi bir gelecek daima mümkündür derim ben hep. Hayat felsefem bunun üzerine kurulu galiba. O yüzden çokca gönüllü aktivitelerde yer aldım. Keşke daha fazlasını yapabilme fırsatım olabilseydi diyorum her zaman. O yüzden herkese hep diyorum, gönüllü aktivitelerde bulunun, sosyal faaliyetler içerisinde mutlaka yer alın. İnanın bu karşılıklı bir döngüye sokacaktır sizi. Çünkü iyi şeyler, insanların hayatlarını daima etkiler.

Kendimden bahsetmeye devam edeyim biraz; taş ve kozalakları rengarenk boyamak gibi çok tatlı bir hobim var. Pek beceremiyorum ama... Yani tek renk tamam ama, desen çıkarmak taşlarda biraz zor... Yapabildiğim en başarılı şey uğur böceği oldu sanırım. Bir keresinde bir arkadaşıma hediye etmiştim, ben sevmiştim, o da sevmiştir umarım! :) Bisiklet sürmek, fotoğraf çekmek, film izlemek gibi bir çok insanın sevdiği genel şeyler de tabi ki ilgi alanlarım arasında mevcut. Bir de kahve tutkunu bir arkadaşım sayesinde kahveye merak sardım. İyi gidiyor gibi aramız şuan için, yani kahvelerle. Tanışma aşamasındayız henüz farklı kahve çekirdekleri ile, bakalım.. Ondan da bir ara detaylı bahsederim. Seyehat etmeyi de çok severim ama henüz daha pek çok yer gördüm diyemem sanırım ama gördüğüm yerlerden de bahsedeceğim sizlere...

Çocukluğumdan beri hep sosyal faaliyetlerde yer aldığım için sanırım, çok cana yakın biri olduğumu düşünüyorum aslında. Bencil, fesat insan falan olmasın karşımdaki, öylelerine gelemem ama genelde, severim ben insanları.

En büyük hayalim ne mi? Bir gün bir arkadaşım sormuştu, uzun uzun detay vere vere anlatmıştım, gülmüştü bana :) 17 yaşında falanım o zamanlar, ama onca detayın sonu şuna çıkıyordu; çok param olsun, bir STK sahibi olayım, insanlar bir yerlerde güzel şeyler olsun diye bekler çünkü... 23 yaşındayım ve bu hayalim hiç değişmedi. Bırakın 17 yaşımı, çocukluğumun hayali bu aslında. Bakalım, hayat ne çıkaracak bilmem...

Ben yazmaya devam edeyim hep, beraber görelim.

Umarım beni takip eden bana varlığını hissettiren güzel insanlar olur bu blog sayesinde.

Herkese sevgiler,

Mutlu.